“27 Aralık 1919-Atatürk’ün Ankara’ya Gelişi” üzerine
Prof. Dr. Mustafa Turan ile yapılan röportaj
1. 27 Aralık 1919 öncesi memleketin içinde bulunduğu duruma dair genel bir değerlendirme yapabilir misiniz?
Osmanlı Devleti I. Dünya Savaşı’nda yenilmiş, Osmanlı ordusu her tarafta zedelenmiş ve şartları ağır bir ateşkes imzalamıştı. Büyük Harbin uzun yılları boyunca, millet yorgun ve fakir bir haldedir. 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Mütarekesi’ne dayanarak galip devletler, diledikleri yerleri işgal etme hakkını elde etmişlerdi. Mütareke gereğince Osmanlı ordusu terhis edilmiş; bütün silâh ve cephanelerine el konulmuştur. Mütarekeden hemen sonra Payitaht İstanbul işgal altına alındığı gibi Anadolu’nun büyük bir kısmı da işgal edilmiştir. Yani Aralık 1919’da düşman işgali altında bir memleket ve kaderine boyun eğmekten başka çaresi kalmayan fakir ve yorgun bir millet vardır. Hazin olan, I. Dünya Savaşı’nda bütün cephelerde, Çanakkale, Sarıkamış, Filistin-Hicaz, Kanal, Irak, Yemen ve Galiçya’da kahramanca savaşan bir neslin savaşın sonunda teslim olmasıdır. Uygulamalar galip devletlerin, Türk milletine Anadolu’da da hayat hakkı tanımayacaklarını gösteriyordu.
2. 27 Aralık 1919’dan önce Ankara’da nasıl bir atmosfer mevcuttu? Ankara halkı işgaller ile mücadele kapsamında ne tür faaliyetler yürütmekteydi?
Bu tarihlerde Ankara 20.000 civarında nüfusa sahip bir Anadolu şehridir. Bu nüfusun bir kısmı da gayr-ı Müslimdir. Bozkırın ortasında kışın nefes kesen bir soğuk, yazın nefes aldırmayan bir sıcak vardır. Şehrin dörtte biri yanmıştır. Damları örtecek kiremit bulunmaz. Halkı fakirdir. Bütün bu olumsuz şartlara rağmen Ankara teslimiyeti asla kabul etmez. Ankara, Ahilik ocağının merkezi durumundadır ve Ahilik bütün canlılığıyla yaşatılmaya çalışılmaktadır. Diğer Anadolu şehirleri gibi Ankara’dan I. Dünya Savaşı’nda pek çok kimse gönüllü olarak cephelere koşmuş, maalesef gidenlerin bir kısmı dönmemiştir. Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıkmasını, faaliyetlerini, Kuvâ-yı Milliye’nin oluşmaya başladığını takip eden Ankaralılar yeniden vatan savunması için savaşmaya hazırlanırlar. Başta Müftü Börekçi-zade Rıfat Efendi, Binbaşı Fuat ve Kınacızade Şakir Beyler olmak üzere Ankara’nın ileri gelenleri Ankara’yı Milli Mücadele’ye hazırlamışlardır. Henüz Mustafa Kemal Paşa Ankara'ya gelmeden Hacı Bayram’dan dualarla Batı cephesine gönüllü milisler gönderilmeye başlanmıştır bile. Batı Anadolu’nun efeleri ile Ankara’nın seğmenleri cephede kucaklaşırlar ve düşmana karşı omuz omuza savaşmaya girişirler. Terkedilmiş görünümdeki Ankara’da yaşayan bu fakir insanlar bağımsızlık ruhunun adeta birer temsilcileri idiler. Milli Mücadele’nin en başından sonuna kadar vakur ve gururlu bir tavır ortaya koymuşlardı. Bence Milli Mücadele’ye inancın ilk örneklerinden biri Ankara’nın bu vakur ve destansı duruşudur.
3. Mustafa Kemal Atatürk’ün Ankara’yı seçmesinde etkili olan faktörler nelerdir?
Mustafa Kemal Paşa Samsun’a çıkmadan önce Sivas’ın Milli Mücadele’nin merkezi olarak seçildiği anlaşılmaktadır. Sivas, Anadolu’nun en güvenilir yeri olarak düşünülmüştür. Bu doğrudur. Ancak iki temel sebep Ankara’yı stratejik olarak daha gerekli hale getirmekteydi. Bu sebeplerden biri ulaşım ve haberleşme açısından Ankara daha merkezi bir yerdedir ve askeri lojistik açısından Sivas’a göre daha avantajlı bir mevkidedir. Diğer sebep ise düşmana daha yakın bir coğrafi konumda olmasıdır ki, düzenlenecek harekâtlar için daha önemli görülmüştür. Mustafa Kemal Paşa daha İstanbul’dan ayrılmadan önce Ali Fuat Paşa ile Ankara’nın millî mücadelenin yürütülebileceği en uygun merkez olduğuna karar vermişlerdi. 20. Kolordu Komutanlığı’na atanan Ali Fuat Paşa’nın bir an önce Kolordusunu Konya’dan Ankara’ya taşımasını kararlaştırmışlardı. Yukarıda söylediğimiz gibi Sivas ahalisi gibi Ankara ahalisinin topyekûn Kuvâ-yı Milliye taraftarı olması ve Mustafa Kemal Paşa’yı desteklemesi de Ankara’nın merkez olarak seçilmesinde psikolojik bir faktör olarak zikredilebilir.
4. Mustafa Kemal Atatürk 18 Aralık 1919’da Sivas’tan ayrılmış ve 27 Aralık 1919’da Ankara’ya varmıştır. Bu yolculuk esnasında kullandığı güzergâhlara ve bu güzergâhlarda halk tarafından nasıl karşılandığına dair bilgi verir misiniz?
Çok soğuk ve karlı bir havada Sivaslıların candan alkışları arasında Sivas’tan Ankara’ya gitmek üzere ayrılan Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları Kayseri ve Kırşehir güzergâhından hareket etmeyi tercih etmişlerdir. Gerek Kayseri gerekse Kırşehir ahalisi Mustafa Kemal Paşa ile heyettekilere büyük ilgi göstermişlerdir. Heyet, güzergâhlarında bulunan Hacıbektaş Köyü ile Mucur’a uğramışlar, Hacıbektaş Köyü’nde Alevi-Bektaşi dergâhını ziyaret etmişler ve Çelebi Cemalettin Efendi’nin misafiri olmuşlardır. Genel olarak söylersek bu yolculuk sırasında Mustafa Kemal Paşa’nın heyeti ile karşılaşan istisnasız herkes büyük bir sevinçle ve büyük umutlarla heyeti candan kucaklamışlardır. Bu alaka halkın, vatanın kurtarılması için son çare, son hamle olarak Mustafa Kemal ve arkadaşlarına inandıklarını göstermektedir.
5. 27 Aralık 1919’da Ankara halkı Mustafa Kemal Atatürk’ü karşılamak maksadıyla ne tür bir merasim düzenlemiştir?
Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının geleceğini öğrenen Ankaralılar önce bir karşılama heyeti kurdular. Kemal Paşa ve heyeti, Dikmen vadisinden 27 Aralık 1919 Cumartesi günü Ankara’ya girecektir. Sabahtan itibaren davullar ve zurnalarla heyeti karşılamaya hazırlanan halk, Çankaya bağlarının batısındaki Kırşehir yoluna açılan yokuş boyunca akın akın yollara dökülmüştür. Müezzinler, selâlarla Onların Ankara’ya girişini duyuracaktır. Kimi atlı, kimi yaya çakı gibi seğmenler göze çarpıyor. Seğmen alayının 3.000 atlı olduğunu düşünürsek bu karşılamadaki coşkuyu daha iyi anlarız. Seğmen alayının arkasında esnaf ve mektepliler yer almışlardı. Mektepliler İstasyon caddesine, seğmenlerin bir kısmı Dikmen bağlarına, bir kısmı Çankaya bağlarına, Kızılyokuş eteklerine, diğer bir kısmı da İstasyon yoluna dizilmişlerdi. Halkın bir kısmı Namazgâh tepesine, bir kısmı da İstasyon yoluna dizilmişlerdi.
Nihayet öğleden sonra üç sularında selâlar verilmeye başlanmıştır. Bunun anlamı Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları Ankara’ya girmişlerdir. Kemal Paşa bir ara otomobilinden inmiş ve halka selam verdikten sonra buraya neden geldiklerini sormuştur. Verilen cevap Milli Mücadele kararının özü ve özetidir:
“Millet yolunda can vermeye geldik.”
6. Mustafa Kemal Atatürk Ankara’ya geldikten sonra ne gibi siyasi faaliyetlerde bulunmuştur?
Mustafa Kemal Paşa, Ankara’ya geldikten sonra Kuvâ-yı Milliye’nin kurulmasına çalışırken İstanbul’da son Osmanlı Mebusan Meclisi toplanmış ve 28 Ocak 1920’de Misak-ı Milli (Milli Yemin) yi kabul etmişti. Bu gelişmeler üzerine galip devletler 16 Mart 1920’de İstanbul’un resmen işgal ettiler ve meclisi dağıttılar. Bunun üzerine milli bir meclisin toplanması zorunlu hale gelmiş ve 23 Nisan 1920 günü Ankara’da Büyük Millet Meclisi açılmıştır.
Artık maddi, beşeri ve askeri bakımdan kahir bir güçteki galip devletlere ve bu devletlerin gerçekleştirdikleri işgallere karşı elinde kalan son toprak paçasına sahip çıkmaya çalışan Türklerin mücadele merkezi Ankara olmuştur. Buradan yürütülen Milli Mücadele’nin sonunda büyük zafere ulaşılmış ve tarihi bir karar alınarak 13 Ekim 1923 tarihinde yeni kurulan Türk devletinin başkenti Türkiye’nin kalpgâhı Ankara olmuştur. 29 Ekim 1923 tarihinde Cumhuriyet de Ankara’da ilan edilmiştir.
7. Son olarak Ankara’daki tarih meraklısı genç arkadaşlarımıza bu konuda tavsiye edebileceğiniz bir kaynak var mı?
Bu konuda birçok çalışma vardır. Birkaç tanesini söylersek:
Mazhar Müfit Kansu’nun, Erzurum’dan Ölümüne Kadar Atatürk’le Beraber;
Bayram Sakallı’nın, Ankara ve Çevresinde Milli Faaliyetler ve Teşkilatlanma;
Abdülkerim Erdoğan ve Günel Gökçe’nin, İstiklal Savaşı’nda Ankara;
Enver Behnan Şapolyo, Kemal Atatürk ve Milli Mücadele Tarihi
Bu eserler dışında kolaylıkla ulaşılabilecek birçok makale vardır.
*Tarihimizi yapan ve bu cennet vatanı canları pahasına bizlere bırakan mübarek ecdadı rahmet ve şükranla anarken tarihimize sahip çıktığınız için sizleri kutluyor ve başarılar diliyorum.